Kazılarda ortaya çıkarılan üç mezarın 920–930 yıllarına, Macarların Karpat Havzası’na yerleştiği kritik döneme ait olduğu belirlendi. Bu mezarlardan ilki, yüksek statülü bir savaşçıya ait özel bir gömüydü. Mezar içinde bölgede çok nadir bulunan gümüş tarsoli tabağına rastlandı; bu eserin benzerlerinden yalnızca otuz kadarının varlığı biliniyor. Ayrıca savaşçının mezarında bir ata ait baş, bacak ve deri parçaları bulundu. Atın kalan kısmının ritüel sırasında tüketilmiş olabileceği değerlendiriliyor.
Mezardaki diğer hediyeler arasında mavi cam taşlı altın yüzük, iki altın saç halkası, gümüş yüzükler ve yaldızlı gümüş işlemelerle süslenmiş at koşum takımı yer aldı. Bu buluntular, savaşçının sosyal konumu ve askeri rolüne işaret ediyor.
DİĞER MEZARLARDA DA NADİR ESERLER
İkinci mezarda yine yüksek statü göstergesi olan eşyalara ulaşıldı. Üçüncü mezarda ise 10. yüzyıldan kalma bir kılıç, gümüş bilezik ve madeni paralarla süslenmiş bir zırh bulundu. İlk genetik analizler, ikinci ve üçüncü mezarlara gömülü kişilerin baba–oğul olabileceğini ve üç savaşçı arasında yakın bir akrabalık ya da bağlılık bağı bulunduğunu gösterdi.
ERKEN MACAR TOPLUMUNA IŞIK TUTACAK
Restorasyon süreci devam ederken, araştırmacılar bu bulguların erken dönem Macar toplumunun sosyal yapısı, seçkin savaşçı ağları ve cenaze ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunacağı görüşünde. Macar fethi dönemi, siyasi ittifakların hızla değiştiği ve farklı kültürlerin etkileşim içinde olduğu bir süreçti. Tarsoli tabakları gibi lüks eşyalar, bu dönemde savaşçı elitin statüsünü simgeleyen en önemli nesneler arasında kabul ediliyor.
