CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin, “İmralı heyetinde yer almama” kararının perde arkasını anlattı.
Meclis’teki süreç komisyonunun İmralı ziyaretinin çok daha önceden planlandığının altını çizen Özel, ziyaret henüz komisyonun gündemine taşınmadan CHP’ye davet gittiğini söyledi. Üst düzey bir AKP’li yetkilinin, ziyareti kamuoyundan gizleyecek önlemlerin alınabileceğini aktardığını yineleyen Özel, “Ayıplı bir şey yapıyor gibi davranıyorlar” dedi.
BirGün’e konuşan Özel, CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararını alma sürecine ilişkin şunları anlattı:
“Bütün verileri birleştirdik, kararı birlikte verdik. Herkesin fikrini aldık. Sonra da hep birlikte kararı olgunlaştırıp, arkadaşlarımıza bildirdik. Toplumun bütün kesimlerinin, İmralı ziyaretiyle ilgili ne düşündüğüne yönelik çok ayrıntılı anketler yaptırdık. Hatta MHP’nin seçmeninin tutumunun ne olduğunu bilen tek partiyiz. Bütün seçmenlerin kendi parti kırımlarına da baktırdık ve buna göre bir karar verdik.
Sürecin sonunda çözüm olursa barış olursa bu Türkiye için çok iyi bir şey olacak. Bunu destekliyoruz. Bu yolda zorluklar, tümsekler, çukurlar var. Mesela yaz boyu süren operasyonlar bizim için zorluktu. 2 Eylül’de İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atandığı, parti binasına 5 bin polisin girdiği noktada, ‘Sen hala masada oturacak mısın?’ sorusuna cevap vermek kolay değildi. Bir takım zorluklardan geçtik.
İmralı ziyareti de bu yolda bir tümsek. İmralı ziyaretine bir kavşak muamelesi yapılmasına karşı çıkıyorum. MHP bu tümseği geçti. MHP’nin bu noktada kolaylıkları var. İp atınca da ayakta alkışlıyorlar, ‘Adaya ben giderim’ deyince de… Dolayısıyla MHP, İmralı tümseğinin üzerinden tekerleri yerden keserek zıpladı geçti. AKP, son ana kadar fren yapa yapa o tümseğin üstünden geçti.
DEM Parti zaten onu tümsek olarak görmez. Onların bu ziyaret konusundaki isteği anlaşılır bir şey. Biz, bu tümseğin üzerinden geçmeye çalışıp bir yerde arabayı devirmek yerine tümseğin yanından geçtik. Ama çözüm için yolda yürümeye devam ediyoruz.
Zaten MİT, belki Erdoğan’ın seçildiği günden beri görüşüyor İmralı ile. Bize o zamanlar, ‘Bir yılı aşkın zamandır İmralı ile görüşülüyor’ dediğimiz için saldırmışlardı. Komisyon açıldığında öğrenildi ki daha da eskisinden beri görüşüyorlarmış. Şimdi geldiğimiz bu noktada biz yine yola devam ediyoruz. Bu yüzden de CHP’nin, kendi seçmeninin beklentilerini de gözeterek aldığı bu karar aslında yıkıcı bir karar değil, yapıcı bir karar.”
Parti içi muhalefet olarak adlandırılan isimlerin sosyal medyaya taşan tepkilerini de değerlendiren Özel, “Bana muhalif olan arkadaşlar, yeni grup başkanvekilimiz seçilirken beklentilerini, ‘Özgür Özel adaletinde, kapsayıcılığında biri olsun’ diye açıkladı” sözleriyle “Kapsayıcı tutumunu” özetledi.
Özel ayrıca şunları kaydetti:
“Elbette yeni dönemde de kucaklayıcı olacağız. Ama bazen de kirpiyi kucaklayamıyorsun. Adam kucaklatmıyor kendini. Şu anda benim kucaklayamadığım veya kucaklaşmadığımız insanlar, bizden kaynaklı kucaklaşamadıklarımız değil. Adım atıyoruz ama kendi ajandası gereği benimle kucaklaşmak istemeyenler var yani.
Kurultaya giderken Meclis’te Genel Başkan’ın odasının kapısına gelip zarf verip gidenler var. Ben zarfı açana kadar notu televizyonda gördüm. Şimdi o arkadaşlar o notu televizyona vermeseydi, ben okuduğumda o arkadaşları ilk iş sohbet etmek için çağırırdım.
İddianameden sonra, ‘Kendi içimizde yargılama yapalım’ diyenler var. Bir dava açıldı zaten. Aziz İhsan Aktaş, o iddialarını ispatla mükellef. Zaten yargılama yapılıyor. O yargılamayı televizyondan verin diyoruz.
Bir yandan yargılama yapılacak, diğer yandan biz de bir yargılama yapacağız. Yani hangi yetkiyle hangi bilgiye, belgeye ulaşarak? İddianameyle ilgili, iddianameyi doğru kabul eden söylemler büyük bir hayal kırıklığı bizim açımızdan. İddianamenin delilsizliğini örten, iddianameye önem atfeden söylemler var mesela. Bunların parti disiplini içinde veya bir partililik hukuku içinde değerlendirilmesi mümkün değil.
İddianamenin kabulüne bir gün kala, üç gün kala yapılan açıklamalar, içeride bulunan arkadaşlarımıza, onların ailelerine ve çocuklarına karşı da haksızlık. İddiaları somut bir kanıta dayandırmamış bir iddianameye teslim olmamızı da kimse bizden beklemesin.”