Avustralya’daki Curtin Üniversitesi’nin Türkiye’de yaptığı çalışma, Tuz Gölü Fayı’nın yıllardır düşünüldüğünün aksine yanal değil, genişleyerek hareket ettiğini ortaya koydu. Her iki araştırma da küresel ölçekte deprem ve iklim riskleri gözler önüne serdi.
NASA ve NOAA bilim insanları tarafından yapılan yeni analiz, Los Angeles ve San Francisco çevresindeki kıyı bölgelerinin bazı kısımlarında yılda 10 milimetreden fazla çökme yaşandığını ortaya koydu. Uydu radar verileriyle hazırlanan çalışmaya göre bu çökme, deniz seviyesindeki yükselmenin etkisini iki kat artırıyor.
San Rafael ve Foster City gibi bölgelerde çökme hızının 10 mm’nin üzerinde olduğu ve bunun önümüzdeki 25 yıl içinde deniz seviyesinin 45 cm’yi aşmasına yol açabileceği belirtiliyor. Bu rakam, önceki 19 cm’lik tahminin çok üzerinde.
Özellikle Newport Beach gibi doldurulmuş arazilerde çökmeNin daha ciddi boyutlarda olduğu ifade edildi. Bilim insanlarına göre, 2050 yılına kadar beklenen 17 cm’lik doğal yükselişe ek olarak çökme nedeniyle 15 cm’lik ekstra yükselme yaşanabilir.
NASA Jet Propulsion Laboratory’den Marin Govorcin, bazı yerlerde toprağın çökme hızının deniz seviyesinin yükselme hızını geçtiğini vurgulayarak, “İnsan etkisi bu süreci hızlandırıyor” dedi.
Kaliforniya’da konuşulan bu çökme haberleri sonrası Avustralyalı bilim insanları Türkiye hakkında önemli bir araştırmayı açıkladı. Curtin Üniversitesi’nin araştırması, İç Anadolu’daki 200 kilometreden uzun Tuz Gölü Fayı hakkında bilinenleri tamamen değiştirdi.
Communications Earth & Environment dergisinde yayımlanan araştırmaya göre yıllardır “doğrultu atımlı” sanılan bu fay, aslında genişleme fayı niteliği taşıyor. Prof. Dr. Axel Schmitt, ilk kez Tuz Gölü Fayı’nın her iki tarafının birbirinden uzaklaştığını kesin olarak doğruladıklarını ifade etti.
Araştırma ekibi, Hasandağı’ndan binlerce yıl önce akan lavları inceleyerek fayın hareketlerini çözümledi. Lav kütlelerinin tarihsel kırılma ve ayrılma izleri, fayın genişlediğini gösteren doğal bir kayıt taşıdığı ortaya konuldu. Bu analizlerde helyum tarihleme ve yüksek çözünürlüklü uzaktan algılama yöntemleri kullanıldı. Ekip, yılda yalnızca 1 milimetrelik çok küçük hareketleri bile ölçmeyi başardı.
Araştırma ekibinde bulunan Janet Harvey, Tuz Gölü Fayı’nın Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının kesişim noktasında yer aldığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu hareketler, kıtaların çarpıştığı bölgelerde gerilimin nasıl dağıldığını anlamamız açısından kritik. Bulgular, Alpler’den Himalayalar’a kadar uzanan deprem kuşağı için de yeni bir bakış açısı sunuyor.”
Kaliforniya’da kıyıların hızla çökmesi ve Türkiye’de fay hattının genişlediğinin anlaşılması, dünya çapında yer kabuğunun hala aktif, karmaşık ve öngörülmesi güç süreçlerle şekillendiğini yeniden gösterdi.
Uzmanlara göre hem iklim değişikliğinin tetiklediği riskler hem de tektonik hareketler gelecekte daha dikkatli izlenmeli. NASA’dan sismolojiye kadar farklı bilim dallarında yürütülen bu çalışmalar, erken uyarı sistemlerinden şehir planlamasına kadar pek çok alanda yeni düzenlemeleri zorunlu kılıyor.