Çin’in sermaye piyasaları, 1978’de Deng Xiaoping’in reformlarıyla başlayan ekonomik dönüşümün önemli bir parçası oldu. 1990’da Şanghay Menkul Kıymetler Borsası yeniden faaliyete geçti, kısa süre içinde Shenzhen Borsası da açıldı.
2000’lerin başına gelindiğinde iki borsada işlem gören şirket sayısı bini aştı. 2012’de bu sayı 2 bin 400’ün üzerine çıktı, yatırımcı sayısı ise 200 milyona ulaştı.
Çin borsasının en kritik farkı, yatırımcı tabanının büyük ölçüde bireysel yatırımcılardan oluşması. Batı’daki piyasalarda profesyonel fonların ağırlığı belirleyici olurken, Çin’de küçük yatırımcıların coşkulu alımları veya panik satışları dalgalanmayı artırıyor. Bu yapısal özellik, piyasayı hem hızlı yükselişlere hem de ani çöküşlere açık hale getiriyor.
Bugün yatırımcıların zihninde birkaç farklı senaryo var:
Büyüme hikâyesi: Devlet destekli reformlarla istikrar güçleniyor, Çin yeniden yatırımcı güvenini tazeliyor.
Balon endişesi: Ekonomik temellerden kopan yükseliş, 2015’teki gibi yeni bir sert düzeltmenin habercisi olabilir.
Çin borsasında yaşanan gelişmeler, yalnızca Asya değil, küresel piyasalarda da yakından izleniyor.