Gazze’deki El-Bureyc Mülteci Kampı’ndan 46 yaşındaki İmad es-Serrac, iki kez müebbet ve 50 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. İsrail ile Hamas arasında varılan esir takası kapsamında 13 Ekim 2025’te özgürlüğüne kavuştu.
Serrac, hapishanede prostat kanseri teşhisi konulduğunu, kortizonlu ilaçlar ve kemoterapi tedavisi gördüğünü anlattı. Ancak serbest kaldıktan sonra Han Yunus’ta bulunan Nasır Hastanesi’nde yapılan testler, hiçbir kanser bulgusuna rastlamadı.
Serrac yaşadığı şoku şöyle ifade etti:
“İçimde bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordum. Organlarım adeta çöküyordu. Hapishaneden çıkınca test yaptırdım ve kanser olmadığımı öğrendim. Beni kandırmışlar.”
Serrac, İsrail’in cezaevlerinde yıllardır uyguladığı iddia edilen kötü muameleye dikkat çekerek, sahte teşhisler ve bilinçli yanlış tedavilerle tutuklulara zarar verildiğini söyledi.
“Bazı esirlerin bedenlerine hastalık bile enjekte edildi. Cenin’den bir esirin çenesinden yapılan iğne sonrası kısa süre içinde öldüğünü biliyorum.”
Serrac, Gazze’de 20’li yaşlarda başka bir gencin de kan kanseri teşhisiyle kemoterapi gördüğünü, fakat serbest kalınca onun da hasta olmadığını öğrendiğini aktardı.
Filistinli esir, yaşadıklarının münferit olmadığını vurguladı:
“Bu bir politika. İnsanları fiziksel ve psikolojik olarak çökertme yöntemi. Yalan haberlerle ailemi bile defalarca öldü diye korkuttular. Bu, işgalcinin yıllardır uyguladığı bir yöntem.”
İsrail hapishanelerinde kadın, çocuk, yaşlı ve hastaların da bulunduğu 10 binden fazla Filistinli tutuluyor.
Filistinli örgütler, İsrail’i tıbbi ihmal, kasıtlı tedavi kesintisi, işkence ve psikolojik baskı uygulamakla suçluyor.