Vatandaşların alım gücünün her gün eridiği bir kez daha görüldü. İlk olarak mağazalar bir bir boşalırken, sıra yeme içme sekötörüne geldi. Son açıklanan verilere göre AVM’lerin yiyecek içecek alanları sinek avlamaya başladı.
AVM Metrekare Verimlilik Endeksi sonuçlarına göre endeks bir önceki yıla göre yüzde 26.5 artış kaydetti. Fakat yüzde 33.29 oranında açıklanan enflasyon dikkate alındığında reel olarak kayıp yaşandığı dikkati çekti.
Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi, Eylül 2025 döneminde, bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmamış olarak incelendiğinde yüzde 26,5 oranında artarak 4264 puana yükseldi. Ancak, Eylül 2025 için açıklanan yıllık enflasyon oranının %33,29 olduğu dikkate alındığında, metrekare verimlilik endeksindeki artışın enflasyonun altında kaldığı görülüyor. Bu durum, reel anlamda AVM cirolarında sınırlı bir daralmaya işaret ediyor. Bir önceki aya göre değerlendirildiğinde, AVM metrekare verimliliği %2,8 oranında daralma gösterdi.
Kategoriler bazında incelendiğinde, teknoloji kategorisinde %10,8 oranında artış yaşanırken, yiyecek-içecek kategorisinde yüzde 7,7 oranında düşüş kaydedildi. Bu veriler, tüketicinin özellikle gıda dışı harcamalarda teknolojiye öncelik verdiğini, ancak artan yaşam maliyetleri nedeniyle yeme-içme harcamalarını kısmaya yöneldiğini gösteriyor.
Ekonomist Fatih Keresteci, Eylül endeks dönemine yönelik şu açıklamaları yaptı:” AVM ciro endeksi 2025 yılı Eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre nominal olarak %26,5 büyüdü. TÜFE enflasyonu ile arındırıldığında reel olarak %5’lik bir daralma var. Kategori bazında bakınca, son dönemde sıklıkla olduğu üzere, keskin ayrışmalar var. Şöyle ki, yıllık değişim oranlarına göre giyim %33,4 büyüme ile ilk sırada yer alıyor ve reel olarak da pozitif büyüyen tek kategori. Onu %29 artış ile teknoloji, %27,7 ile yiyecek-içecek ve %26,2 ile hipermarket kategorileri takip ediyor. Son aylarda hep olduğu üzere diğer ile ayakkabı kategorileri listenin en alt iki sırasını teşkil ediyor. Tekrar tekrar dile getiriyor olabiliriz ancak ayakkabı kısmı nominal olarak da büyümekte zorlanıyor, ki bu noktada yapısal bir problem gördüğümüzü yinelemek istiyoruz.
Öte yandan AVM ziyaretçi sayısı geçen yıl ile aynı seviyede kalırken bir önceki aya oranla %3,2 düşüş kaydetmiş. Tüketim ekonomisinde bir durgunluk yaşadığımızı uzun zamandır dile getiriyoruz. TÜİK’in ticaret verileri aksini söylüyor ve canlı bir tabloya işaret ediyordu. Ancak, TCMB Başkanı Karahan’ın gerçekleştirdiği sunumda kayıt dışı payın azalmasından dolayı çok canlı rakamlar gördüğümüzü belirtmiş, aslında ticaretin o kadar da güçlü olmadığına vurgu yapmıştı. TCMB, PPK notlarında da iç tüketimin dezenflasyonist olduğuna işaret ederek bizim görüşlerimizi teyit etmiş oldu. Bizce cüzdan her geçen gün reel olarak biraz daha küçülüyor.
Ücret artışlarının olmadığı bir zaman diliminde enflasyonun da öngörülerin üzerinde seyrettiğini dikkate alırsak cüzdan küçülmesini teyit edebiliriz. Cüzdan küçülünce tüketici de kaçınılmaz olarak tercih yapmak zorunda kalıyor. Bu arada tüketici davranışını anlamak için tüketimdeki motivasyon değişimini de doğru okumamız gerekiyor. Eskiden tüketimin ana kaynağı ihtiyaçları karşılamak idi. Şimdi, tüketim bir yandan mutluluk kaynağı olurken diğer yandan statü edinme aracı haline geldi.
Giyim ve elektronik kategorilerindeki göreli canlılığı bu güdüyle açıklayabiliriz. Bununla birlikte, her tercih bir vazgeçiş anlamına geliyor. Diğer ve ayakkabı kategorilerindeki zayıflık da tam olarak bunun sonucu. Tüketim ekonomisine giren birçok yeni kavram aslında tüketici davranışlarındaki değişimin bir sonucu. Tüketim ekonomisini yorumlarken Mevlana’nın “Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait; Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!” sözünü düstur edinmemiz gerekiyor zira 2020’lerden itibaren hem dünyada, ancak daha da çok ülkemizde tüketici davranışı dramatik bir şekilde değişti ve değişmeye de devam ediyor.”